"20 Yıllık evliliğim süresinde bir tokadını dahi yememiştim, ne olduysa işe girdikten sonra oldu. İşe girdiğim için daha bir özenli giyinmeye ve kendime bakmaya başlamıştım. Eşim ise kıyafetime, giyimime her şeyime karışmaya başlamıştı. Her yerde yanımda olmak istiyordu. Bir akşam onun konuşmadığı ablamı ziyaret edene kadar ondaki değişikliği fark edememiştim. Eve gece 24:00 sularında geldim, zili çaldım ama duyan olmadı. Kapı kilitliydi, evim alt katta, kırık olan mutfak camından içeri elimi sokup pencereyi açtım ve eve girdim. Pijamalarımı giydim ve yatağa uzanırken "uyudun mu, zili duymadın" derken havada yüzüme doğru uçan bir tekme gördüm. Yere düşmüşüm, ne olduğunu anlamaya çalışıyordum, evime hırsız mı girmişti? Bu arada karnıma sürekli tekmeler savruluyordu, sonra iki güçlü kol beni havaya kaldırdı ve kafamı duvara çarpmaya başladı. İşte o zaman gördüm yüzünü. Yirmi yıllık kocamdı karşımdaki. Bir, iki , üç. Kafamın arkasında yapışkan bir ıslaklık. Bayılmışım. Kendime geldiğimde donmak üzereydim. Kapının önüne öylesine atmıştı beni, üzerimde pijamalar, ayaklarım çıplak. Ağabeyimin iki kilometre uzaklıktaki evine nasıl gittiğimi hatırlamıyorum. Gecenin o saatinde şaşkınlıkla kapıyı açtıklarında konuşamıyordum. Dilim tutulmuştu."
Korkunç bir hikaye değil mi? Ama maalesef ki gerçek. Yıllardır kıt kanaat geçindikleri küçücük yuvalarında öyle dişe dokunur bir sorunları olmamıştı. Eşi iyi bir adamdı. Hele şiddete hiç maili yoktu. Peki ne olmuştu da birden bire canavara dönüşmüştü o mülayim adam.
Bir önceki yazımızda kadınların 40 yaşından sonra özgürlüğe
nasıl da kanat açtıklarını yazmıştık. Bu yazımızda da kadınların özgürlük adına
yaşadıklarının erkekler üzerindeki yansımalarına bakacağız.Korkunç bir hikaye değil mi? Ama maalesef ki gerçek. Yıllardır kıt kanaat geçindikleri küçücük yuvalarında öyle dişe dokunur bir sorunları olmamıştı. Eşi iyi bir adamdı. Hele şiddete hiç maili yoktu. Peki ne olmuştu da birden bire canavara dönüşmüştü o mülayim adam.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder