Avustralya yerlilerinin filmlerinde dikkatinizi çekmiştir
sizin de. Adam yaralanırdı, yerlilerden
biri yanına gelir ağzında çiğnediği otu yaralı adamın yarasına sıvazlardı. Merak eder dururdum nedir böyle etkili olan “ot”
diye. Ta ki çaydanlıktaki su buharıyla elimi yakana kadar. Acı içinde
kıvranırken annem acele ile banyoya koştu ve kokusu bana biraz değişik gelen
bir kremi yanan yerin üzerine sürdü. Sızlanıp dururken annem “merak etme birazdan
acı hissetmeyeceksin” dedi. İnanılacak gibi değildi, çok geçmeden elimde acıdan
eser kalmamıştı. Anneme sürdüğü şeyin ne olduğunu sordum.
Kim tutar annemi.
Anlatmaya başladı. Çayağacı Yağlı Kremi bu dedi. Öncelikle yanmış olan bölgeyi yüksek
antibakteriyel özelliği sayesinde bakteri girişine kapatacak. Hücre yenileme
özelliği ile de yanan bölgenin daha çabuk iyileşmesini sağlayacak. Hatırlar
mısın ergenlik döneminde yüzüne sürdüğüm ve iltihaplı sivilcelerini akşamdan
sabaha kurutan krem buydu işte. Daha birçok özelliği var. Böcek sokmalarına
bile iyi geliyor. Vücuttaki her türlü mantara, basura …. Neden yağlı krem diyorsun, bu bildiğin merhem
dedim. Kozmetik yönergesine göre ilaç ruhsatı alınmamış ürünlere konulacak olan
isimlerde kısıtlama olduğunu öğrendim bir de. Mesela “merhem” diyemiyoruz ama yağlı
krem diyebiliyormuşuz. Annemi dinlerken elimdeki yanığı unutmuştum bile.
Eeee.. Bazen bir bilgiyi öğrenmek için ille de ansiklopedileri
karıştırmak veya Google’a girip araştırma yapmanız gerekmiyor. Bilgi yanı başınızda
olabiliyor. Kim derdi ki Aborjinlerin kullandığı bir ürünün özelliğini canım annemden
öğreneceğimi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder